BLOG

The man who does not read has no advantage over the man who cannot read. (Mark Twain)

Ertelemek

Ertelemek, insanı güçsüz düşüren ve zamanını çalan bir hastalıktır. Bizi hedeflerimizden alıkoyar, yarını baskı altına alır, kendimize olan saygımızı yitirmemize neden olur.

Ertelemenin ana nedenlerinden biri alışkanlıklardır. Hepimiz değişimin zorluklarını kabullenmek yerine belirli kalıpları bağlanıp bunları devam ettirme eğiliminde oluruz. Evinin kış yalıtımını yapmayı üşenen bir adamı düşünelim. Gerekli olduğunu bildiği halde yalıtımını yapmayı sürekli erteler. Yakıt faturası gelip dayandığında fena halde sarsılır. Üstelik şimdi o işi, karlı ve buzlu bir havada yapmak zorundadır.

Genellikle belirli işleri erteleriz. Çünkü bunlar zordur, sevimsizdir ya da kendimizi kararsız hissetmemize neden olur. Hoş olmayan işleri ertelemek onları ortadan kaldırmaz. Sadece sizin endişe düzeyinizi artırır. Çünkü yapılması gereken o işler hala ortadadır.

Bir adam benzin almak için benzin istasyonuna yanaşır. Servis yapan görevli ona, aküyle yağın kontrol edilmesini isteyip istemediğini sorar. Adam sabırsızdır ve acelesi vardır. "Onlarda bir şey yoktur, gerek yok" diye cevap verir. Benzini alıp yola koyulur ve yolda aküsü biter. 'Keşke' demeye başlar ama bu 'keşke' nin ona hiçbir faydası dokunmayacaktır.

Dale Carnegie şöyle yazar; 'Erteleme bir sorundur. Çünkü sizin için ve gelişmeniz için önemli olan işleri ihmal etmek ve geciktirmek, yolunuzu sürekli tıkayan bir engel haline gelir.'


Korku, ertelemenin bir parçası olabilir mi?

Korku bazen hayır demek isteyip de diyemediğimiz patrondan, arkadaşlarımızdan veya aile üyelerimizden çekinmektir. Hayır diyememe probleminiz varsa sebebi genellikle reddettiğiniz kişi ile aranızın bozulacağını düşünmektir. Oysa hayır demekle kişiyi reddetmiş olmayız; olsa olsa evlenme teklifinde hayır demek karşıdaki kişiyi reddetmek demektir.

Hayır demenin en iyi yolu, bunu muhatabınıza alınmayacağı, incinmeyeceği derecede yapıcı bir şekilde söylemektir.


Erteleme Hastalığından Kurtulun!

Erteleme hastalığınızı tedavi etmek için önce neyi ertelemekte olduğunuzu ve ertelemenizin nedenini tespit etmek gerekir. Bunun için boş bir kağıt alıp aşağıdaki tabloyu çizip doldurun.

Yapılması Gereken İşler

Niçin Yapılmadı?

Gerçek Sebep Ne?


Ertelemenin sebepleri şunlar olabilir:

- Yapmaktan nefret ettiğiniz için

- Görevin sonuçlarından korktuğunuz için

- Nasıl yapacağınızı bilmediğiniz için

- Yapmaktan zevk almadığınız için

Zaman Yönetimi Merkezi'nden Dr. Merill E. Douglas ve Dr. Larry B. Baker şöyle diyor:

Ertelemek;

- Öncelikli işler yerine daha az öncelikli olanları yapmak.

- Çok önemli bir rapor üzerine çalışmanız gerekirken masanızı düzenlemek.

- Size daha fazla kazandıracak müstakbel müşterinize bir tanıtım hazırlamak yerine, daha az satın alan ama dostunuz olan bir müşteriyi aramak.

- Çocuklarınızla geçirmeniz gereken zamanı, onlar iyice büyüyüp çok geç olana kadar ertelemek.

- Çalışanlarınıza kötü haberi söylemek yerine onlardan kaçmak. Astınızı disipline etmekten kaçmak için büroya gitmemek.


Ertelemecilikten Kurtulmanın Yolları

1- Hoşlanmadığınız işi önce yapın; En sevmediğiniz, en çok erteleme eğilimi gösterdiğiniz işi, günün başlangıcında yapmaya çalışın. Bu, işin sürekli korku saçıp ertelenmesi yerine, işin bir an evvel olup bitmesini sağlar.

2- Ertelenmesi muhtemel işi parçalara ayırın; Sorunun üstesinden gelebileceğiniz bölümleriyle her gün 10-30 dakika uğraşın. Zaman dolunca bırakın. Hoş olmayan işlerle bugün uğraşmamak, aynı problemi yarın yine taşıyacağınız anlamına gelir.

3- Kendinize bir bitirme tarihi saptayın; İş yapmaya motive olabilmemiz için biriyle bahse girin. Örneğin; patronunuza bütçeyi normalden bir hafta önce hazırlayacağınızı, yapamazsanız ona bir akşam yemeği ısmarlayacağınızı söyleyin.

4- İşi bitirdiğinizde kendinizi ödüllendirin; Kendinize vereceğiniz ödüller, küçük ya da büyük, hoşunuza giden her şey olabilir. Eğer ödüle layık olamazsanız, kesinlikle almayın. Başarılı olursanız ise mutlaka ödülünüzü kendi kendinize verin. Ara sıra alacağınız bu ödüller yaşamı daha da renklendirir ve korktunuz işleri erteleme eğiliminin üstesinden gelmenize yardım eder.

5- Elinizde ne varsa onunla yola çıkın.

6- Sıkıcı ve sevimsiz bir işi birine vermeyi deneyin.

7- Ertelemeciliğe karşı engeller oluşturun.

Saygılarımla, Fatih

Etkili 10 Adım

Dünyada hiç kimse doktor ya da avukat olarak doğmaz. Pek tabi ki networker olarak da doğmaz. Satış bir uzmanlık alanıdır. Başarılı olmak için, diğer tüm işlerde olduğu gibi bu işte de belli başlı teknikleri bilmeniz ve bu teknikleri uygulamanız gerekmektedir. Satışta başarıyı doğuştan getirdiğiniz potansiyelinizle elde edebilirsiniz ama ilk yapmanız gereken bu potansiyeli eğitim ve tecrübe ile ortaya çıkarmaktır.Aile bütçesine ek gelir sağlamak için fırsat kolluyorsanız , doğrudan satış size bu fırsatı fazlasıyla sunar. Fakat; ilk önce neyi, nasıl yapacağınızı öğrenmelisiniz. Biri doktor olmak istediğinde hemen ameliyat masasına geçer mi? Tabi ki hayır. Çünkü ilk önce nasıl ameliyat yapacağını öğrenmesi gerekir. Bir düşünün; insanlar doktor olabilmek için 6 yılını, başka bir örnek verecek olursak avukat ta 4 yılını verir.


Aşağıda başarınızı garantileyecek etkili 10 adım bulacaksınız.


1. Hedef Belirleyin!

Bir ev satın almak? Yeni bir araba? Ya da bir dünya turuna çıkmak? Ne isterseniz onu elde edebilirsiniz. Fakat bunları elde etmek için de yeteri kadar istemeyi bileceksiniz. Ne istediğin hedeflerinizde gizlidir. Fakat gizli bir hedef, belirsiz bir hedeftir. Bu yüzden hedeflerin ne olursa olsun, bir yere bu hedeflerini not edin ve bu hedeflere ulaşmak için bir tarih belirleyin. Hedeflerinizi bu tarih aralığında küçük adımlara bölün. Ve her hedefi gerçekleştirdiğinizde kendinizi ödüllendirin. Bu ödüller sizin uzak hedefleriniz için motivasyon sağlayacaktır.

2. Listenizi Hazırlayın!

Buradaki liste, kişi listesinden ziyade günlük yapacak işlerinizin notlarını içeren listedir. İşlerinizi organize bir şekilde yapabilmeniz için, bir iş listesi size çok yardımcı olacaktır. Hatta iş listesinden ziyade yapılacaklar listesi desek daha doğru olur. Her yaptığınız işin yanına bir tik işareti koyun ve diğer işinize geçin. Yapılan her iş, koyulan her bir tik sizi daha güçlü ve enerjik kılacaktır.

3. Tutkulu Olun!

Tutku , girişimcinin yüksek oktanlı benzini gibidir. Onsuz hareket edemez. Hareket etse bile, bir yerlerde bir eksiklik hisseder. Çünkü dünyada başarılan her büyük iş, tutkudan ayrı düşünülemez.

4. Sunum!

NM'de iş size gelmez, siz işe gidersiniz. Kendi işimizi kendimiz kurarız. Eğer sunum yapar ya da yaptırırsak, işimiz gelişme kaydeder. Yoksa yerimizde sayarız.

5. Hayır Cevabına Hazırlıklı Olun!

Hayır cevabı iki sebepten gelir. Birincisi, girişimci adayı işi anlamamıştır. İkincisi ise, kişi size güvenmiyordur. Güven konusu ayrı bir makalenin konusu bu yazıda diyebileceğim bir şey yok. Fakat adayın işi anlamadığını hissettiğiniz anda, daha açıklayıcı ve örnekleyici bir şekilde sunumun son aşamasında bir toparlama yapınız. Kesinlikle ve kesinlikle sorularını sormasına fırsat verin ve doyurucu, net ve doğru cevaplarla adayın merakını ve şüphelerini gideriniz. Hala hayır diyorsa son bir seçenek kalmıştır. O da kişinin düşünmek istemesidir. Bu onun en doğal hakkıdır. Bu hayırı 'hayır' olarak kabul etmeyin ve asla kişisel olarak algılamayın. Kişiye zaman tanıyın. Çünkü her an 'evet'e dönüşebilir. Size bir haberim var. İlk 10 sunumdan 8'i hayır değilse çok şanslısınız demektir.

6. Zamanını İyi Planlayın!

Zamanın en değerli hazine olduğu malumunuz. Bu yüzden zamanı akıllıca ve verimli kullanmak bir girişimcinin en önemli özelliklerinden birisidir. Önce işini planla, sonra planını işlet.

7. Olumlu Bir Tutum Geliştirin!

Satışların %90'ı tutumla % 10'u ise yetenekle yapılır. Bu yüzden işimize karşı olumlu bir tutum geliştirmeliyiz. Örneğin; Bir öğrenci matematik dersinde yetenekli ama matematiğe karşı olumlu bir tutumu yoksa başarılı olması düşük ihtimaldir. Birçok başbakanın danışmanlığını yapan Bernard Brauch'a göre ülkede 24 saat boyunca satışın olmaması o ülkenin iflasına işarettir. Yani satış olmadan iş dünyası tamamıyla felç olur demek istiyor. Ama olumlu bir tutum olmadığında da satış adına bir şey olmaz.

8. Ev Eksenli Çalışın!

Ev eksenli çalışmak adlı makalemden sonra çoğu networker işini artık evinden yapıyor. Bu konuda birçok olumlu mail aldım, alıyorum. Kendi eviniz size deplasman duygusu yaşatmaz. Kontrol sizdedir. İşinizi ordan yürütmek hem zevklidir hem de sizi fazladan yormaz. Ayrıca daha büyük toplantılar için de belli bir mekanınız olsun. Hotel, seminer veya konferans salonları bu tür amaçlar için idealdir.

9. Grubunuzu Motive Etmeyi Bilin!

Hep iş hep iş olmayacak elbette. Bir networker yeri geldiğinde eğlenebilmeli. Bunun için geziler düzenleyebilirsiniz. Bu tür faaliyetler hem grubunuzun motivasyonunu attırır hem de eğlenme ihtiyaçlarını karşılar.

10. Paranızı Akıllıca Kullanın!

Burada çok para kazanın demiyorum. Kazandığınız parayı akıllıca kullanmanızı tavsiye ediyorum. Çünkü network marketing gelip geçici bir iş değildir. Dinamik bir iştir. Her an nakit ihtiyacınız olabilir. Bu yüzden her zaman hesabınızda en az iki kayıt yapacak kadar paranız bulunsun. Bu işlerinizin daha seri olmasını sağlar.

Saygılarımla, Fatih

Liderlik Yeteneği

Geçmiş zamanlarda, liderlik üzerine bir makale yazmayı düşünmüştüm. Çünkü, benim de dahil olduğum bir toplantıda profesyonel satış temsilcileri ile konuştuktan sonra bende bıraktıkları izlenim, onların iyi bir satışcı olmalarına rağmen zayıf liderlik yetileriydi. Bu insanların hemen hepsi halen çalışmakta oldukları şirkette iyi pozisyondalar.

Doğru liderliğin, başkalarının normalde yapmak istemedikleri şeyleri gönüllü olarak yapmaları konusunda yönetme yeteneği olduğuna inanıyorum. Bunu biraz düşünün. İnsanların, normalde yapmak istemedikleri şeyleri isteyerek yapmasını sağlamak.

Askeri ortamda bir lider, siperden çıkması ve düşman kampına hücum etmesi konusunda askerlere ilham kaynağı olabilir. Kurumsal bir çevrede bir lider, önemli bir hesap kaydetme konusunda hemen harekete geçmesi için çalışanını yetkilendirebilir. Network pazarlama organizasyonundaki bir lider, ilk seferinde bir grubun önünde konuşması konusunda birilerine ilham verebilir ya da basitçe yeni referansının, onların takım elbise veya yeni bir telefon almasını sağlayabilir. Bu durumların her birinde, kişi normalde bu eylemleri yapmak istemeyecektir ama bunları isteyerek yapar. Takip ettikleri liderin etkisi sayesinde, kendi liderlik niteliklerini geliştirirler. Yönettikleri bireylerin pozitif ilerlemelerini geliştirmeye yardımcı olur ve bu yeni nitelikleri uygulayabilmek için onlara ilham verirler.

Eski liderlik modeli, insanlara ne düşüneceklerini öğretmek idi. Ve aslında, birçok kişi aktif olarak nasıl düşüneceğinin gösterilmesini istiyor. Uzmanları takip etmek ve etkinliklere katılmak için dünyayı araştırıyorlar. Bugün; çeteler, dinler ve mezheplerin güçlü bir biçimde büyümesi bunun bir sonucudur.

İnsanlar tuttukları takımın oyuncuları hakkında ne düşünmeleri gerektiğini öğrenmek için ntvspor, ligtv ve diğer spor kanallarını izliyorlar, siyasi konularda ne düşüneceklerini öğrenmek için televizyon kanallarındaki samimiyetsiz insanları dinliyorlar ya da kimin yenilikleri takip ettiğini, kimin modaya uyum sağladığını, neyin trend olduğunu bilmek için sosyal bültenleri okuyorlar. Dünya çapındaki eğitim sistemi, insanlara nasıl düşünmeleri gerektiğini öğreten eğitim sistemi kurumlarından gerçekleri ezberlemek için dayatılan bir yapıya doğru kayıyor.

Bu çevre var olsa da, gerçek liderler bunu kullanmıyorlar. Yönetecekleri insanları titizlikle seçiyorlar ve sadece kendileri için düşünmekle ilgilenen insanları istiyorlar. İnsanların, problem çözme yeteneklerini geliştirebilecekleri durumlar yaratıyorlar, ki bu da düşünceyi teşvik ederek insanların kendilerine inanmalarını sağlıyor.

Doğru lider, insanların lidere olan inancını değil, takipçisine olan inancını geliştirir. Büyüyen özgüveni teşvik eder ve bağımsız düşünme konusunda kendilerini takip edenlere ve yardım edenlere saygı gösterirler. Bu özgür düşünme ve yeni keşfedilmiş özgüven, takipçinin kendisini kendi liderlik yolunda yetkilendirmesini sağlar. Liderler daha fazla lider ortaya çıkarırlar. Liderliğin asıl testi budur.

Network piyasasındaki birçok insan için başarısızlığın en büyük nedeninin, organizasyonlarındaki liderleri belirleme ve onlarla çalışma başarısızlığı olduğuna inanıyorum. Bunun yanı sıra, en başarılı distribütörler, kendi üstlerindeki sponsorluk bağlantılarındaki liderleri belirleyip onlarla çalışabiliyorlar. Bu insanlar, sizin en iyi yardım ve destek kaynağınızdır. Sponsorluk bağlantınızdan bir liderle ortaklığa soyunduğunuzda, aynı zamanda grubunuzda daha fazla lider yetiştirmenizi sağlayacak olan liderlik özelliklerini de gösterirsiniz. Asla sponsorluk bağlantınızla karşıt amaçlar gütmeyin. Üstünüzdeki kişi(ler), size yardım edemiyor ya da yardıma yanaşmıyorsa, derinlik güvenliği arayan birini bulana dek ilerlemeye devam edin. Nasıl iletişim kurmayı tercih ettiğini ortaya çıkarın ve sonra bunu kuruluşunuz genelinde yaygınlaştırın.

Sponsorluk bağlantınızın ve şirketinizin sizin için yürürlükte bulundurduğu destek yapısının en güçlü kısımlarından biri görev takvimidir. Onlar tarafından nelerin sağlanacağını öğrenin ki; kendi etkinliklerinizi bunların etrafında birleştirebilesiniz. Toplantılarınızı her zaman sponsorluk bağlantınızın görevlerine (etkinliklerine) sıkıştırın. Çünkü o zaman daha güçlü bir fonksiyonunuz, daha kapsamlı bir etkinliğiniz ve çok daha fazla sayıda insan olur. Bunu yapmak, organizasyonunuzda da aynı gerçekliği sağlayacaktır ve onlar da aynı işlemi sizinle iki katına çıkaracaktır.

İşin sırrı; İnsanlarınızı çalışmaya teşvik edebilmek, aynı anda yapmak ve öğretmektir. Bu, benim anlattığım sistem ve birçok insanın yaptıkları arasındaki ana farktır. Ayrıca güçlü bir gelişme ortaya çıkarmanın da farkıdır.

Dahili toplantıların (ev, cafe toplantılarının) nasıl yapılacağı ile ilgili yön verme çalışmaları yerine, yeni distribütörünüzün (alt kolunuzun, referansınızın) salonuna girin ve toplantıları onunla beraber ayarlayın. Birkaç hafta içinde toplantının bir kısmını ayarlayarak işe dahil olmasını sağlayın ve kendi planını yaptırın. Bu şekilde, distribütörler aslında öğrenmeleri gerekenleri yapıyorlar. Daha hızlı öğreniyor, daha iyi hatırlıyorlar ve bunu yaparken de biraz para kazanıyorlar. Bu, daha iyi biçimde elde tutmayı, liderlerin hızlı gelişimini ve güçlü bir çoğalmayı sağlar. Sabit ve görevlerin düzenli olarak planlandığı bu akış, insanların motivasyonunu canlı tutar, onlara ihtiyaç duydukları eğitimi verir, gelişimi tetikler ve çok büyük bir hız ortaya çıkarır. Şimdi gelin, diğer önemli liderlik stratejisine bakalım.

Aylık Danışmanlık

Organizasyonunuzdaki liderler ve potansiyel liderleri tutarlı biçimde büyüyen bir temelde tutabilmek için yaptığınız aylık bir usüldür. Şu şekilde işler;

Diyelim ki şirketinizin 3. müdürü’sünüz ve bir üst derecede de 2. müdürlük var. Sponsorluk bağlantınızın ilk 2. müdür’üne akıl danışıyorsunuz. Bu durumda, bir kez 2. müdür olduğunuzda, sponsorunuz da hala bir 2. müdürse bir daha ona fikir danışamazsınız. Bunun yerine onun sponsoruna, 1. müdür’e gidersiniz. Yani, sıralamada sizin üzerinizde olan bir üst kişiye danışırsınız. Bu herkes için danışacak birilerinin olmasını ve aynı zamanda üst sınıfların, danışmak için kendilerini bekleyen binlerce insandan kurtulmasını sağlar. Tıpkı sponsorluk bağlantılarının işlediği gibi, siz de kendi tarafınızdaki liderlerle çalışabilirsiniz. Sizinle aynı seviyedeki bir sponsorluk bağlantısında bulunma halinde, üstlere doğru çıkın, sizinle çalışmak isteyen birini muhakkak bulacaksınız. Sponsorunuzun sizinle aynı sırada olması, onların kötü bir lider olduğu ya da işi bilmedikleri anlamına gelmez. Aslında, tam tersi bir anlama da gelebilir. Bu, sizin hızlı gelişiminize yardım etmiş olacağı ve oldukça sık görüldüğü üzere, kendilerinin daha üst bir seviyeye yükselmelerinden hemen önce, insanları şimdiki seviyelerine yükseltmeye çalıştıkları anlamına da gelmektedir. Bu yüzden onları yargılamayın ve bu durumu onlara karşı kullanmayın. Sizin bu seviyelere kadar gelmenize yardım ettikleri gerçeğini unutmayın ve sponsorluk bağlantınızdaki uygun bir kişiye danışmaya devam edin. Sizin işiniz, onların deneyimlerinden bir şeyler öğrenebilmektir. Sizin karşılaşmakta olduğunuz aynı hataları, onlar daha önce birçok kez deneyimlediler. Bu, öğrenme eğrinizden birçok yıl kesebilecekleri anlamına gelir. Açık fikirli ve yönetebilir nitelikte olun, çünkü sizin başarınız onların çıkarınadır.

Danışma, sadece gerçek bir danışma yaptığınızda size yardımcı olur. Sponsorunuz, çalışmak için elinde sadece gerçek bilgiler varsa size yardımcı olabilir. Elinizde sadece iki aktif “çekirdek” bağlantı varsa, on iki bağlantı tasarlamayın. Aksi taktirde, danışma bir yalandan ibaret olacaktır. Birine danışacağınız zaman, onun seviyesini (pozisyonunu), grubunda kaç tane distribütörü olduğunu, kaç bağlantısı olduğunu, ortalama hacimlerini ve bazı diğer önemli kriterleri bilmek durumundasınız. Muhtemelen bu listede sizi ilgilendiren en önemli iki kriterden biri; bir liderin bağlantı sayısı ve organizasyondaki liderlerin toplam sayısıdır. Bana göre bunlar, gelecekteki gelişimi belirleyecek olan en önemli iki istatistiktir. Bir bağlantının içinde on beş kişi olabileceğini biliyoruz; fakat bunlardan hiçbiri lider değilse, üç ay içerisinde bu bağlantı bir ya da iki kişiye kadar düşecektir. İçinde sadece iki kişi olan başka bir bağlantımız olabilir; fakat bunların her ikisi de liderse, insanlar “'çekirdeğe gitmek”' isteyecekler ve bir ya da iki ay içerisinde bağlantıda muhtemelen kırk ya da elli kişi yer alacaktır.

Liderler, liderleri ortaya çıkarırlar.

Böylece danışırken izlemek istediğiniz bir numaralı faktör, organizasyonunuzdaki liderlerdir. Sonrasında süreci kendi kişilerinizle ikiye katlayın. Burada nasıl danışılacağı ile ilgili bazı kaynaklar mevcuttur. Sormak istediğim ilk soru, 'Evet, geçen hafta kimin salonundaydınız?'” dır. Bu, çok etkili bir sorudur. Çünkü sizi direk olarak sistemin kalbine götürür. Bir kişi son yedi gündür hiçkimse için ev toplantısı yapmadıysa, o halde ikiye katlama sürecinde kesin bir sorunları vardır. Eğer sorun buysa, daha derinlere inmek ve nedeni ortaya çıkarmak durumundasınızdır. Süreçte hiç kimse yoksa, bu genellikle çalışmadıkları anlamına gelir. Bu da elbette onların seçimidir. Ne de olsa iş, onların işi. Fakat danışmak için size gelirlerse, onları göreve çağırmak ve ortaya herhangi bir çaba koymazlarsa sizden ya da şirketten yardım isteyemeyeceklerini bilmelerini sağlamak sizin görevinizdir. Ayrıca onları “başlangıç” çalışmalarında belirledikleri hedeflere geri döndürebilir ve bu konuda gerçekten kararlı olup olmadıklarını sorabilirsiniz. Size şu an gösterdiğim bu süreç, takımınızı, zamanlarını nerede ve nasıl değerlendirecekleri konusunda yönlendirmek için danışmanlığın birincil işlevlerinden biridir. Bu; ihtiyacımız olan eylemi, yani lider belirlemeyi kolaylaştırır. Sadece bunu yaparak, şirketinizin derinlerinde akıllıca çalışabilirsiniz.

Bahsetmek istediğim son liderlik stratejisi, 'sistemi' takip etmektir. Bu noktada, artırma/ikiye katlama/çoğalma sisteminin takip edilmesidir. Takımınızı kendini gerçekleştirme programına dahil etmek, onların sizlerle düzenli iletişim içerisinde olmasını sağlamak ve sponsorluk bağlantıları kurmak gibi işinizi büyüten her şey, sadece siz gerçekten bir sistem izlerseniz etkili biçimde işleyebilir. Tüm bunların hepsi doğal olarak sizin üstün sisteminizde yapılandırılmalıdır. Bu; adım adım, tamamen artırılabilir bir sistem olmalıdır. Öyle ki organizasyonunuzdaki herhangi bir kişi dahi, hangi seviyeden olursa olsun 'çoğalma/ikiye katlama' sağlayabilmelidir. Sistem, bir lider olarak sizinle beraber saygıdeğer kalmalıdır.

Bu yazımda bahsettiklerimizi uygularsanız, insanlarınızın takip etmesi için bir liderlik örneği hazırlıyor ve en başında bahsettiğimiz, liderliğin en önemli etkenlerinden birini yapıyor olacaksınız.

İnsanların normalde yapmak istemeyecekleri şeyleri, isteyerek yapmalarını sağlıyor olacaksınız.

Saygılarımla, Fatih

Kimi Üye Yapacağım?

Profesör Stephan Hawking , A Brief History of Time (Zamanın Kısa Tarihi) adlı kitabına astronomi üzerine halka açık bir konferans veren ünlü bir bilim adamının hikayesiyle başlar. Bilim adamı Ay'ın Dünya etrafında, Dünya'nın Güneş etrafında ve Güneş sisteminin, galaksinin merkezinde nasıl döndüğünü anlatır. Anlatmayı bitirdiğinde, yaşlı bir kadın kalkar ve 'Anlattığın şeyler saçmalık. Dünya dev bir kablumbağanın sırtında duran dümdüz bir tabaka.' der.

Bilim adamı gülümser ve 'Peki kaplumbağa neyin üzerinde duruyor?' diye sorar.

Kadın 'Genç adam, çok ama çok zekisin. Ama en aşağıya kadar hep kaplumbağalar vardır.' diye cevaplar.

Bu yaşlı kadın gibi insanlar olduğunu biliyoruz. Peki, neden onları tersine ikna etmeye çalışıyoruz? Onlar evrenin bir kaplumbağalar yığını olduğuna veya tüm network marketing fırsatlarının yasal olmayan piramitler olduğuna inanıyorlarsa, onları tersine ikna etmek için sunduğunuz hiçbir şey inançlarını değiştirmeyecektir.

Bu sebeple işinizi büyütmeye çalışırken, negatif insanları ikna etmeye veya inandırmaya çalışmayın. Üye adaylarını türlere ayırın ve fırsata açık olanlarla ilgilenin.

Yeni başlayanların en çok yaptığı hata, birine sponsor olmanın bir defalık, 'ya hep ya hiç' olayı olduğunu düşünmeleri. Aslında, bu bir süreç.

Bu süreç farklı üye adayları için farklı zaman dilimleri gerektirir. Amacınız bir insanı ikna etmekten daha ziyade, onlara yeterli ve gerekli bilgiyi vererek onların kendileri için en iyi kararı vermelerini sağlamak olmalıdır.

Genellikle size, insanları kullanmayı öğrettikleri direk satıştan farklı olarak, network marketingte kendi kendilerine harekete geçebilecek, motive insanlar arıyoruz. Onlara sadece fırsatı anlatıyor ve bu fırsata açık ve yatkın olup olmadıklarına bakıyoruz. Bazı insanlar yeni konseptlere karşı açık fikirli olurken diğerleri kendilerine öğretilen eski konseptlerde sıkışmış oluyorlar. Siz açık fikirli olanlarla ilgilenin ve diğerlerinden sakının. Diğerlerinin size verdiği zahmet çok olacak ve etrafınızda bulunmaları eğlenceli olmayacaktır.

Yapmanız gereken insanları ikna etmek veya fikirlerini değiştirmekten ziyade sahip olduğunuz şeye açık fikirle yaklaşan insanları bulmak. Bu, basamaklara ayrılmış bir düzendir ve üye adaylarının kişiliklerine uygun olan seviyede ilgi ve sorumluluk derecelerinin ne olduğunu gösterirler ve böylece siz de insanları çeşitlendirebilirsiniz.

Süreç boyunca, tüm network marketing fırsatlarının piramit şemalar (saadet zinciri, kar topu) olduğunu düşünen insanlarla karşılaşacaksınız. Yaptığınız işe açık fikirlilikle bakabilecek birçok insan varken, neden öyle düşünen insanları aksine ikna etmek için tüm zamanınızı harcayasınız?

Sponsor olma süreciniz, üye adayı olmayan insanları listenizden çıkarmak ve kalan doğru üye adaylarına karar verebilmeleri için gerekli bilgiyi sağlamak olmalıdır. Bu işe aday olabilirler, perakende alış yapan bir müşteri olabilirler veya ikisi de olmayabilirler. Yapmanız gereken üye adayları arasında ayrım yapabilmek ve gerçek üye adaylarını saptayabilmektir.

Gerçek şudur;

Her Pazartesi sabahı saat 6:00'da, 6.30'da ve 7:00'de dünyadaki alarmlar çalıyor. İnsanlar bir beş dakika daha uyuyabilmek için alarm kapatma düğmelerine basıyorlar. Mümkün olan en geç saniyede kalkıyorlar, acele bir şekilde duş alıyorlar, kahvaltı yapıyorlar, ya da yapmayıp, yolda atıştırmalık bir şeyler alıp yolda yiyorlar.

Biliyoruz ki, insanların %80'i sevmedikleri, hatta nefret ettikleri işi yapıyorlar ve bunların %99.9'u, aslında daha fazla para kazanmaları gerektiğini söylüyorlar. Bu insanların çoğu gün boyunca hareketsiz bir şekilde çalışıp, akşam eve dönüyor, yemeklerini yiyorlar. Daha sonra, TV karşısında kanepelerine yığılıyor, uyuyakalıyor veya uyuyorlar. (En azından benim yetiştiğim ailede böyleydi.) Ta ki salı sabahı tüm bu süreç tekrar başlayana kadar.

Çarşamba sabahına kadar,

Perşembe sabahına kadar,

Cuma sabahına kadar. Ve neyse ki Cuma günü geldi!

Bunun ne anlama geldiğini biliyorsunuz: Hafta sonu başlıyor ve haftalık çalışanlar için ödeme günü. Dolayısıyla, saat 5'te patronları onların gelirlerini vermek için onları yanına çağırdığında, 'çok az bir süre için' aldıkları paranın kendilerinin olduğunu zannederler.

Tabi ki, bir yığın kredi kartı faturaları olduğu için bu kazanılan para çoktan harcanmıştır bile. Ama ilk birkaç saat boyunca ödeme kendilerinin zannederler. Bu bir kutlama gerektirir ve belki akşam yemeğini dışarda yiyebilecekleri sonrasında ise bir kafede bikaç bişey içecekleri anlamına gelir.

Hafta sonu ise sıkıcı iş hayatını düşünmemeleri için dışarıda yapacak bir şeyler planlar veya evde kalarak film izlerler.

Pazartesi sabahında alarm tekrar çalıp aynı döngüye başlayana kadar.

Bir şeyi fark ediyor musunuz? Sizin bu insanlara ihtiyacınız yok. Esas olarak, o insanların size ihtiyaçları var. Dolayısıyla 'Bu işi kime yaptırabilirim?' diye düşünmeyi bırakın. 'Bu fırsatı vermek için kimi seçeceğim?' diye düşünmeye başlayın.

Ürününüzün vitaminler, cilt bakımı malzemeleri, ev gereçleri, online hizmetler, tatiller veya uzun mesafeli servislerde indirim verme gibi şeyler olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Ama ürününüz bunlardan hiçbiri değil.

Onlara asıl sunduğunuz şey; 'Özgürlük'

Bunu hiç aklınızdan çıkarmayın. İnsanlara kendi kendilerinin patronu olma ve kendi hayatlarını patronların değil kendilerinin yönetme fırsatını sunuyorsunuz. Onların çoğu için, bu karşılaştıkları, ilk sınırsız kazanç potansiyeli olan fırsat. Ayrıca onların diğerlerini güçlendirerek başarılı olmak için edindikleri ilk şans.

Tabii ki akla gelen ilk soru, bu insanları nerede bulabilirsiniz? Kişisel olarak söylemek gerekirse, başlamak için en iyi ortam tanıdığınız insanlardır. İlk adımı atmak için seçilmesi en doğal ve en mantıklı insanlar yakın çevrenizdekilerdir. Yabancı insanlarla soğuk konuşmalar yapmak zorunda değilsiniz. Sizi tanıyan insanlar sizi daha dikkatlice dinleyecek ve sunumlarınıza katılacaklardır.

Hangi yaklaşımın kullanılması gerektiği konusunda ise tecrübem şöyle; İyi bir ilişkiye sahip olduğunuz insanları sunumlarınıza çağırmak için en iyi seçenektir ve genellikle sunumlara katılırlar. Bu yaklaşım ailede, komşularda ve arkadaşlarda işe yarar. Samimi olunmayan kişiler için, Örneğin; garson, taksi şoförü veya yeni tanıştığınız ve sizi etkileyen insanlar gibi sizin de tanımadığınız insanlar için, işinizi anlatan bir araç (broşür, tanıtım yazısı, kartvizit, video vs.) kullanmak en iyisidir. Çünkü onlar da sizi tanımadığı için sunuma gelmekte tereddüt edebilirler ama bir aracı incelemeleri daha olasıdır. Bu kişilere doğal olmayan, yapmacık şekilde davranmayın. Buna 'Doğruluk ve Güven' adlı makalede daha önce değinmiştim.

İlgimi çeken konulardan biri de, kendi yakın çevresiyle iş yapmak istemediklerini söyleyen yeni üyelerdir. Genellikle bu işte iki farklı sebep vardır.

1- Bu, onların bu işe inanmamalarının bir gereğidir. Şöyle şeyler söylerler; 'Henüz, tanıdığım insanlarla konuşmak istemiyorum. Reklam yapmak ve yabancılarla konuşmak istiyorum. Daha sonra, zengin ve başarılı olduğumda, kendi arkadaşlarıma da bu işi anlatacağım.'

Bu şekilde düşünmek, elbette ki, mantıksızlıktır. Eğer gerçekten size refah, mutluluk ve başarı getirebilecek bir fırsata sahip olduğunuzu düşünüyorsanız, ailenize ve arkadaşlarınıza bunu hemen anlatmaz mısınız?

Bu insanlara, işi gerçekten anlamaları için, en baştan tekrar bilgilendirme yapılmalıdır. Onların, kendilerini yönlendirecek ve hatta kendi çıkarlarına olan şeylerde bile onları teşvik edecek çetin ve dayanıklı bir sponsora ihtiyaçları vardır.

2- Bahsetmem gereken ikinci tür yeni üyeler ise; 'NM Çekirgesi' haline gelmiş, yani çok kez NM firmasına girmiş insanlardır. Öyleki onlar, çevrelerindeki insanlara daha öncesinden bir NM işi için zaten 20 defa gitmişlerdir. Bir kez daha gitmeye yüzleri yoktur. Bunu kendi şahsıyla ilişkilendirebilecek bir çok iş arkadaşım oldu. Çünkü onlar da aynı aşamadan geçti.

Ama, onlar için bir çözümüm var.

Doğruları söylemek.

Aklınızda şöyle bir telefon konuşması canlandırın; 'Çağrı, ben Fatih. Buna asla inanmayacaksın -ki inanmamak için birçok sebebin var- ama sana bir şey söylemeliyim. Biliyorum şu vitamin işinde çok para kazanacağımızı düşünmüştüm ama olmadı. Tatil işi de işe yaramadı. Aynı şekilde zayıflatıcı çorap işinde de başarılı olamadık. Ve biliyorum ki sana sattığım filtreler elinde kaldı. Bu sebeple telefonu yüzüme kapatmaya hakkın var, ama ben yeni bir şey buldum ve bu defa ki gerçekten farklı. Evet, bir öncekinde de aynı şeyleri söylemiştim ama dıııt , dıııt, dıııt..

Nedeni,

Siz bu konuşmayı yaparken, Çağrı telefonu kapattı ve ne oldu? O bir üye adayı değildi ve hiçbir şey kaybetmediniz. Eğer kaybettiğinizi düşünüyorsanız zaten önceden kaybetmişsiniz. Hatırlayın ihtiyacınız olan şey Evet veya Hayır. Belki'yi kullanamazsınız, işinize yaramaz. Olabilecek en kötü şey zaten olmuştur; Çağrı şu an sizin işinize dahil değildir! Dolayısıyla onu bir kez daha aramak sizi daha kötü bir duruma götürmez, sadece daha iyi bir duruma götürebilir, çünkü Çağrı'nın ilgilenme olasılığı da vardır.

Biraz önce en kötü senaryoyu yazdım. Eğer dürüst bir şekilde konuşuyorsanız, muhtemelen karşıdaki kişi telefonu kapatmayacaktır. Doğruyu söylediğiniz ve bunu belirttiğiniz zaman karşınızdaki insan sizi dinleyecektir. Ve unutmayın, listenizde network marketing programlarına hiç katılmamış olan onlarca insan daha var. Ve sürekli yeni insanlarla tanışıyorsunuz. Dolayısıyla hiç bir şekilde denemeden, yakın çevrenizdeki insanları direk elemek hata olacaktır.

Şimdi insanları bulmaktan ve referans olacağınız kişilere neler anlatacağınızdan bahsedelim.

Network marketing işinde olan çoğu insanın yüksek seviyelere ulaşamamasının nedeni, etki alanlarının çerçevesinin dışına nasıl çıkacaklarını bilmemeleridir. Kısa bir üye adayı listeleri vardır, bu yüzden her defasında 'mükemmel' bir davete ihtiyaçları vardır veya listelerindeki insanlar çabucak biter.

Tabi ki, listelerinde sadece birkaç kişi kaldığı zaman, bilinçaltlarında onları mutlaka üye yapmalarına, aksi takdirde işten bahsedecek kimseleri kalmayacağına dair bir yönelim oluşur. Bu kaçınmanız gereken bir kendini doğrulayan durumdur. Bu sebeple, tutarlı bir bağlamda nasıl yeni insanlarla tanışabileceğiniz hakkında konuşalım.

Benimsemeniz ve dilinizden düşürmemeniz gereken cümle şudur;

'Günde iki insan, bana özgürlüğümü getirir.'

Bunu sıkça düşünün. Ve daha sonra hergün yeni insanlarla tanışmak umuduyla dışarı çıkın ve hayatınızı yaşayın.

İnsanları bilgilendirmek ve devam etmek yerine, konuşma sanatını öğrenin ve kullanın. Onlara bir şey satmaya çalışmayın, hiç kimse kendisine bir şey satılmasından hoşlanmaz. Onlara işiniz hakkında yaklaşmayın, sadece konuşun. Onların arkadaşı olun ve tanımaya çalışın. Benim favori sorularımdan bazıları şöyledir:

-Buralı mısınız?

-Öyleyse .....'dan buraya nasıl geldiniz?

-Ne işinde çalışıyorsunuz?

-Bu zor bir iş mi?

-Bu işin en zor kısımları nelerdir? Güzel kısımları nelerdir?

-Evli misiniz?

-Çocuklarınız var mı?

-Boş zamanlarınızda neler yaparsınız?

Bu sorular insanların en favori konularından, yani kendilerinden konuşmalarını sağlar. Kişiye nereli olduğunu sormak genellikle konuşmanın ilerlemesine sebep olur. Neredeyse konuştuğunuz herkes o şehire başka bir yerden gelmiştir.

Onlara, onları buraya getiren sebebin ne olduğunu sorduğunuzda, cevapları iş sebebiyle, aileye daha yakın olmak için veya eşinin ailesine daha yakın olmak gibi sebepler arasında değişir. Her şekilde, bu cevaplar konuşmayı aileye veya mesleklerine getirir, ki bu iki konu da takip edilmesi gereken konuşma için çok iyi yönlendiricilerdir.

Ve tabi ki, insanlara işlerinin zor olup olmadığını sorduğunuzda, %98'i evet diye cevaplar. Daha sonra işinin en zor kısımlarının neler olduğunu sorduğunuzda, size neden network marketingte olmaları gerektiğine dair tonlarca sebep sayacaklardır.

Buradaki önemli nokta, konuyu işinize bağlamamanız. Bu hem uygun olmaz hem de hiçbir şekilde etik ve etkili değildir. Bu noktada, yapmaya çalıştığınız şey yeni arkadaşlar edinmektir. Günde 2 tane. Bu size yılda 700 tane yeni arkadaş kazandırır. Düşünün, eğer yılda 700 kişiyle tanışıyorsanız, bunların arasında birkaç tane fırsat arayan ve açık görüşlü insan olacağı mantıklı gelmiyor mu?

Mutlaka, konuşmanız sonucunda insanları tanıyacak ve en iyi üye adaylarını belirleyebileceksiniz. Keskin zekalı, işinden memnun olmayan veya yeni bir arayış içerisinde olan insanlar sizin en iyi üye adaylarınızdır ve daha sonra işiniz için değerlendirmek isteyeceğiniz insanlar olacaklardır.

Bir sonraki aşama hakkında konuşmadan önce, iki farklı önemli konuya daha değinmekte fayda var.

İlk olarak, ya biriyle konuşuyorsanız ve o kişi düşmanca bir tavır içindeyse ve sizinle konuşmak istemiyorsa? Sorun değil, onu geçin ve devam edin. Belli ki, bu kişiler bu iş için üye adayları değillerdir ve kesinlikle sizin arkadaş olarak da çevrenizde istemeyeceğiniz insanlardır.

İkinci konu, iyi üye adaylarının telefon numarasını alabilmektir. Bunu yapabilmek için size makul bir şey söyleyeceğim. En önemli şey, onlara asla telefon numaralarını sormamanız. Çoğu üye adayı bu noktada gerilir ve numarasını vermek istemeyebilir.

Bunun yerine benim şunu sorun, ki bu soru sizi asla başarısızlığa uğratmaz; 'Kartvizitiniz var mı?'

İçgüdüsel olarak kartlarından birini alırlar ve size uzatırlar. Kartviziti olmayanlar size kartvizitleri olmadığını söylerler ve ardından telefonlarını çıkararak kaydetmek için sizin numaranızı sorarlar. Eğer gerçekten bir arkadaş gibi davranıyor, onları tanımaya çalışıyor ve bir şey satmaya çalışmıyorsanız, size numaralarını vermekten mutlu olacaklardır.

Üye yapacak insan aramaya gitmeyin, sadece dışarı çıkın ve arkadaş edinin. Ve hatırlayın; 'Günde iki insan, bana özgürlüğümü getirir.'

Ve artık günde iki yeni arkadaş edinme niyetiyle dışarı çıkıyorsunuz. Bunu yaparken kartvizitler ve numaralar biriktiriyorsunuz. Her gün eve geldiğinizde, bu insanları listenize ekleyin. Hali hazırda sahip olduğunuz üyeler artık sizin sunumlarınıza ihtiyaç duymuyor, işinde başarılı olmaya ve ilerlemeye başlıyorsa, yeni üyelere referans olmak için hazırsınız demektir. Bu noktada arasından yeni üye seçebileceğiniz büyük bir listeniz var.

Tanıştığınız zeki ve açık görüşlü insanları düşünün. Onları arayın ve şöyle bir şeyler söyleyin,

'Merhaba Uğur, ben Fatih. Muhtemelen beni hatırlıyorsundur, sen ve ben kahve içerken Starbucks'ta tanışmıştık. Yaptığımız konuşmadan sonra yeni bir iş modeline göz atmakla ilgilenirsin diye düşündüm.'

Genellikle, o anda işin ne olduğunu sorarlar. Cevabınız şöyle bir şey olmalı; 'Ben kapsamlı bir network marketing işi yürütüyorum ben ve iş arkadaşlarım burada, Ankara'da faaliyet gösteriyoruz. Bu işle ilgili bir kaç kilit adam arıyorum. Eğer ilgilenirsen, sana incelemen için bir bilgilendirme paketi bırakabilirim. Ona bir göz atabilir ve daha fazla şey öğrenmek isteyip istemediğine karar verebilirsin.'

Tam olarak, bire bir bu şekilde olmasa da; konuşmanızın içermesi gereken önemli noktalar, sizi hatırlamalarını sağlamanız ve bir bilgilendirme paketi bırakmayı teklif etmeniz. Eğer kabul ederlerse, işinizle ilgili görselleri onlara götürün.

Sizi hatırlıyorlar. Çünkü siz onlara arkadaşça yaklaşmıştınız. Şimdi tek yapmaları gereken pakete bir göz atmak ve zaten çoğu insan bunun için gönüllü olacaktır. Ve siz, günde iki yeni kişiyle tanıştığınız için kaliteli üye adaylarınız asla bitmeyecektir.

Eğer hala günde iki insanla tanışamayacağınızı düşünüyorsanız, iyi üye adaylarıyla tanışabileceğiniz yerlere bir göz atalım.

Bilinç seviyesi daha yüksek insanların olduğu yerlere gidebilirsiniz. (Konferanslar, seminerler, eğitim kursları vb.)

Buralardaki insanlar, beklentisi yüksek olan ve hep daha fazlasını arayan insanlardır. Bu sebeple işiniz için mükemmel adaylardır. İnsanlar kendilerine bir şey katacağını düşündüğü kişilerin seminerlerine para ödüyor ve gidiyorsa, onlar hayattan daha fazlasını uman kişilerdir. Sadece kendiniz olun, konuşma sanatında daima kendinizi geliştirme odaklı olun ve yeni arkadaşlarla tanışın.

Sonuç olarak;

Yeni ve doğru kişileri üye yapmanın sırrı uzun, bitmeyen bir listeye sahip olmaktır. Eğer burada bahsettiğimiz stratejileri uygularsanız, size başarıyı getirecek olan bu listeye sahip olacaksınız.

Saygılarımla, Fatih

Binary Metodu

NM ödeme planları erkek ya da kız arkadaş gibidirler. Ne olursa olsun en iyisi sizin çalıştığınız metoddur fakat binary metodu (ikilik metod) hakkındaki görüşünüz ne olursa olsun, bu yazıyı okuduktan sonra eminim ki bu metoda ilgi duyacaksınız.

Size bu yazıda bu metoddan nasıl en iyi bir şekilde yararlanacağınızı anlatacağım.

Birçok NM sisteminde, üst kollarınız yardımseverdir fakat karınızı artırmak için, alt kolunuza yeni kişiler dahil edememektedir. Yapabilecekleri şey yeniden grup kurmanızda yardımcı olmaktır. Bu genellikle sizin işi yapamayacağınızı anladıkları zaman gerçekleşir. NM sistemlerinde daima 'üst kolundan ziyade, alt kolundan para kazanırsınız, bu yüzden alt kolunla ilgilen mantığı vardır. Birçok NM sisteminde (Binary metodu kullananlar hariç) işler böyle yürür. Binary metodunda ise üst kolların yeni üyelerini sizin alt ekibinize koymaktan başka çaresi yoktur. Çünkü başka türlü kar elde edemeyeceklerdir.

Binary'de iki kol (alt basamak) vardır. Bu, sisteme iki kişi dahil edeceksiniz demektir. Her müşteriniz bu iki koldan birine dahil olmaktadır. Kişiye bağlı olarak, bu iki kol sağ ya da sol (güçlü ya da zayıf) olarak adlandırılmaktadır. Eğer çalışmaya başladığınız kol güçlü bir kol ise, o kol sizin için de daima güçlü olacaktır. Çünkü üst kollarınız, alt ekibinize daima yeni üyeler kaydedeceklerdir. Bu da sizin bir kolunuzun daha kolay oluşmasını sağlayacaktır. Bu NM sistemlerinde nadir görülen bir şeydir. Ve bu olay güçlü kolunuza yeni referanslar bulmanız gerekliliğini ortadan kaldıracaktır. Yapmanız gereken sadece zayıf tarafınıza yeni kişiler referans edip, para kazanmaktır.

Burada dikkat etmeniz gereken şey, para kazanmak için denklikte kaçar kişi olması gerektiğidir. Binary metodunda komisyon kazanabilmek için sağınıza ve solunuza birer referans yeterlidir. Yani yapacağınız sadece iki kişiye referans olmaktır. Bunu gerçekleştirdiginiz anda komisyonunuzu alabilirsiniz. Bunun yanı sıra firmalarda grup komisyonu diye de bir şey vardır. Bu da sağınızdaki ve solunuzdaki grup sayısının denkliğine gore verilen komisyonlardır. Mesela 3-3, 5-5, 7-7 denkliği (eşleşmesi) gibi.

Binary metodunun güzelliği aşağıdaki maddelerde gizlidir;

1- Sadece iki kişiye referans olmanız yeterlidir.

2- Referans olduğunuz kişiyi istediğiniz herhangi bir müşterinizin alt kısmına yerleştirebilirsiniz.

3- Referans olduğunuz kişiden tüm üst kollarınız faydalanır. Bu 3 madde başka firmalarda çalışan (yeni veya eski) tüm network marketing çalışanlarını bu plana çekecek cazibeye sahiptirler. Kısacası binary metodu kendinize olan iyiliğin dışında başkalarına da iyilik yapmanızı sağlayan etkili bir metotdur.

Saygılarımla, Fatih

Mazeretler

İşinizi büyütmemek için her zaman iyi mazeretler bulmanız mümkündür. Ve bazı bahaneler 'gerçekten' çok iyidir.

Belki yeterince paranız yoktur.

Arabanız yoktur.

Vizeleriniz vardır.

Küçük yaşta çocuklarınız vardır.

Bulunduğunuz şehirde tek başınasınızdır.

Hatta belki de üst kolunuz işten ayrılmıştır.

Eminim ki bunlar dışında çok özel ve güzel bir mazeretiniz mutlaka vardır.

Kendinize özel mazeretiniz de dahil, tüm bu mazeretler ile alakalı bilmeniz gereken bir şey var;

Sizin bu mazeretlerinize sahip pek çok insan işini başarılı bir biçimde yürütmüştür.

İşte bu noktada sizin önünüze iki seçenek çıkıyor.

Mazeretinizin neden geçerli bir mazeret olduğunu saatlerce tartışabilirsiniz.

Ya da,

Bunları geride bırakır ve kazanmak için çabalarsınız.

Siz hangisini seçeceksiniz?

Saygılarımla, Fatih

Ev Merkezli Çalışma VS. Ofis Merkezli Çalışma

NM’de ofis merkezli çalışma alışıldık olmasa da, bazı çalışanlar için çekici bir yöntemdir. Hızlı artan satışlar, bütün organizasyonu takip edebilme ve organizasyon dahilinde motivasyonun yüksek tutulması deneyimsiz ve yeni çalışanların bu sistemi tercih etmesinin birkaç nedeni. Ancak organizasyonun nasıl çalışacağına liderler karar vermektedir. Ev merkezli çalışmanın ofis merkezli çalışmaya göre avantajlarına bir göz atalım.

GİDERLER:

Google’da NM veya MLM yazıp araştırırsanız ilk gözünüze çarpacak şey NM hakkındaki neredeyse tüm web sitelerde "Ev merkezli" sözcük grubu kullanıldığıdır. Bu sektörde işe başlamanın en güzel yönlerinden biri çok düşük bir sermayeye ihtiyaç duyulmasıdır. Genellikle bir NM işine başlamanın yatırımı 500$’dan fazla değildir, nadiren 1000$’a kadar çıkar. Bu nedenle herkes bir NM işine atılabilir. Bütün gelirlerini, hatta kendi birikimlerini ofis giderlerine harcayan, kısa süre içinde borca girip aslında bu işi çok kolayca çok daha makul giderlerle ev merkezli yaparak başarılı olabilecek çalışanlar gördüm. NM’de borca girmek oldukça şaşırtıcı ve akıl almazdır. Organizasyonuna zarar verecek şeyler için bu kadar para harcamak neden? Gelirinizin tadını çıkartabilir ve ofisi açık tutmak için gereksiz harcamalar yapmayı engelleyebilirsiniz. Bununla beraber en kötü şeylerden biri ofisle ilgili harcamaların tahsil günlerindeki strestir, ki bu da sizin organizasyonunuz üzerine konsantre olmaktansa bu giderleri nasıl karşılayacağınızı düşünmek zorunda bırakır.

KOPYALAMA:

Ofis merkezli çalışan organizasyonlara hızlı bir şekilde göz atarsanız, sürekli ofiste bulunan ve NM hakkında çok bilgili, deneyimli insanların ve bu kişilere sürekli sorular yönelten yeni başlamış çalışanlar olduğunu görürsünüz. Bu iki grup arasında aslında hemen hemen hiçbir şey bilmeyen 'çalışan(!)'lar vardır. Bu insanlar ofislere haftada 2 defa bile uğramazlar, ne de olsa ofiste her şeyi bilen ve onun organizasyonunu çok daha iyi destekleyen bir lider vardır ve onun ofise gelmesinin bir gereği yoktur. Maalesef bu konuda haklıdırlar. Bir süre sonra, yeniler de küçük bir grup oluşturduktan sonra aynısını yapabileceklerini anlarlar ve gruplarını desteklemeden nasıl para kazanabileceklerini öğrenirler. Bilmezler ki bu şekilde hiçbir zaman istediklerine ulaşamayacaklar. İki sene sonra, aynı liderleri ofiste farklı yenilerle uğraşırken göreceksiniz ve bu hayatları boyunca böyle devam edecek. Başkaları üzerine küçük bir iş kuran, yatırım yapan hiçbir organizasyon kesinlikle yoktur!

GEREKLİLİK HİSSİ:

Ofiste çalışmanın en açık gerçeği, yenilerden –hatta üst kollardan- ödemeler için katkıda bulunmalarını bekleyemezsiniz. Eğer ürün satın almanın dışında fazladan bir para isterseniz işten soğuyacak ve/veya işi bırakacaklardır. Bu yüzden üst kol olarak ofis giderlerini sizin üstlenmeniz gerekmektedir ve bu da durumun tehlikeli kısmıdır. Yeni müşteriler için mekan ve fırsat hazırlamanız gerektiği zaman bu sizin onlara ne kadar çok ihtiyacınız olduğunu gösterir, zira bu işler için akıl almaz paralar ödemeyi göze almışsınızdır. Gerçek şudur ki onlar sizin çalışanınızdır. NM kendinize ait bir iş sahibi olmak için bir fırsattır fakat bu kadar çok parayı başkaları için harcadığınız zaman iş tam tersine dönmektedir. Organizasyonunuz 'sizin' için çalışır ve bu 'sizin' işinizdir, onların değil.

KOLAY UYGULANABİLİRLİK:

Eğer kendi grubunuzun lideriyseniz, bir şey yapmak istediğiniz zaman kendinize mutlaka 2 soru sorun:

1) KOPYALANABİLİR Mİ?

2) KOLAY YAPILABİLİR Mİ?

Ofis merkezli çalışmak ne kopyalanabilir ne de kolay yapılabilir bir uygulamadır. Kesinlikle kopyalanabilir değildir. Çünkü herkes ofis için fazladan para ödeyemez. Kesinlikle kolay yapılabilir değildir çünkü ofisinizde sunum dinleyenlerin pek çoğu böyle bir ofisi kiralayamayacaklarını düşünür. Eğer 6,000$ veya 10,000$ birikimleri olsaydı, bunu ofise harcamaktansa başka şekilde değerlendirmeyi tercih ederlerdi.

İSTATİSTİKLER:

Doğrudan Satış Organizasyonu resmi websitesinde NM hakkında güzel istatistikler yayınladı.

OFİS SATIŞLARI, TÜM SATIŞLARIN %3’ÜNDEN DAHA AZDIR.

Böylesine küçük bir paya konsantre olmak kesinlikle ama kesinlikle mantıklı değildir. Ayrıca, Zig Ziglar, Jim Rohn, Mark Yarnell gibi önemli network marketerlar, başlangıçtaki yatırım giderlerini düşürmek ve daha fazla kar etmek için işe kendi evinizde başlamayı tavsiye ediyor.

Network Marketing orta ve alt gelir grubundakilerin kendi işlerini sıfırdan kurmaları ve milyonlar kazanmaları için en iyi fırsattır. Her insanın bu işi yapabilmesinin en önemli sebebi ise 'ev merkezli' olmasıdır. Ofislerden sağlanan küçük satış payına odaklanmanız, büyük satış payını yok saydığınızı gösterir. Yani 'karın büyük bir kısmından vazgeçmiş' olursunuz. Bu işin doğasını değiştirmeyelim.

Bu işi yapılması gerektiği gibi (Ev Merkezli) yapalım.

Saygılarımla, Fatih

Doğruluk ve Güven

NM (Ağ Pazarlama) işinde ister birkaç kişiyi ister binlerce kişiyi idare ediyor olun, çok belirli bir özelliğe sahip olmak zorundasınız. NM eğitimlerini takip ederseniz, hem bu özelliğinizi geliştirebilir hem de NM başarısı elde etmek sizin için çok daha kolay olabilir. Özellik şu; 'Eğer doğruyu söylemezseniz alt kollarınız size karşı belki dostça davranabilirler ancak sizin peşinizden gelmeyeceklerdir.'

Doğru ise şu anlama gelir;

Gözlemlenebilir veriye dayanan gerçek.

Doğru hakkında pek çok şey yazılmıştır, çoğu felsefe ve din ile ilgilidir. Ben bu yazıda bunlara girmek istemiyorum. İlgim olan NM'de doğrulukla alakalı düşüncelerimi aktarmaya çalışacağım.

Biliyorum ki doğruyu söylemek gerektiğini bahsetmeye bile lüzum yok ama bunu ele almak zorundayım. Çünkü bu, harika iletişimciyi ortaya çıkaran 'On İletişim Özelliği'nden biridir, buna rağmen de sektörde büyüyüp tam potansiyelimize ulaşabilmemiz için düzeltilmesi gereken önemli bir problemdir.

Yanlış bir şey yapan bir köpeği gözlemleyin, odaya kabara kabara mı gelirler? Hayır, asla! Doğrusu, kanepenin altına saklanırlar. Kulakları ve kuyrukları düşer. Kendilerini değerli hissetmezler. Yanlış anlaşılmaktan sakınarak söylüyorum ki aynısı bizler için de geçerlidir. Bu nahoşluk, başkalarının bizim tavsiyemizi uygulayacak kadar değerli olmadığımızı hissetmemize neden olur ve sonuç olarak uygulamazlar da zaten.

Doğruyu söylememenin kişileri ve/veya şirketleri sıkıntıya sokmasının ve onların tam potansiyellerine ulaşacak şekilde büyümelerini engellemesinin beş geniş kategorisi vardır;

1- Yanlış gelir beyanı ya da başkalarına belli bir seviyede gelir sağlayacaklarını teklif etmek.

2- Bir ürün ya da hizmetin henüz doğrulanmamış bir şeyi yapabileceğini ifade etmek.

3- Birisine (ya da kendinize) bir söz vermek ama yapmamak.

4- Başkaları hakkında dedikodu yapmak. Başka birisine değer katmayan bir bilgiyi iletmek.

5- Distribütörlere hayali hesaplar ya da kişiler yaratmalarına dair önerilerde bulunmak gibi doğru olmayan yollardan iş geliştirmek.

Kategori bir gereğince (yanlış gelir beyanı) eğer üstlerinizin ne kazandığını bilmiyorsanız, aklınızdaki miktarı söylemeyin. Fısıltı gazetesinden eğer bunun "X" meblağ olduğunu duyduysanız ve bunu söyleme ihtiyacı hissediyorsanız;

'Duyduğuma göre şu kadar meblağ kazanıyormuş, ancak bunu doğrulamadım.'

Tam olarak doğru olduğunu bilmediğiniz hiçbir şeyi söylemeyin. Bu size inandırıcılık kazandıracaktır. Gelir meselesini tartışırken, başka birinin ne kazandığını değil muhtemel müşterinizin ne istediğini ele alın. Eğer muhtemel müşteriniz istediği geliri belirttiyse bunun yapılabilir olduğunu anlatın (yapılabilir olmak kaydıyla). Ardından bazı insanlar okula gider ve devlet başkanı olurlar, bazıları milyoner olurlar, bazısı illegal haplar satar. 'Size söyleyeceklerimle gelecekte ne yapacağınızı şimdiden bilmek imkansızdır, ama öğrendiklerinizi tam anlamıyla uygulama yolunu seçerseniz tatmin edici bir gelir etme ihtimaliniz bulunmaktadır.' diye söyleyebilirsiniz.

Yukarıdaki ikinci kategori, geçmişte ağ pazarlamayı sıkıntıya sokmuş bir konu olan doğrulanmamış ürün özellikleri hakkındadır. Eğer bir beslenme ürünü pazarlıyorsanız, mevcut (ABD'de) DSHEA Kanunu (Dietary Supplement Health and Education Act) (Besinsel Tamamlayıcı Sağlık ve Eğitim Kanunu) ürünün ispatlanmış sonuçları üzerinden ürünün yapabildiklerinin ele alınabileceğini ifade eder. Çoğu zaman bir içerik üzerinde bazı çalışmalar yapılmıştır (C Vitamini gibi) fakat firmanızın son ürünü (bu içeriğe sahip) üzerinde yapılmamıştır. Bu nedenle ürününüzün belli bir şeyi yapabileceğini iddia etmek yasaya (Tüketici haklarına) aykırıdır.

Ancak bu durum ürününüzü doğru şekilde tanıtamayacağınız anlamına gelmez. Basitçe şöyle bir şey söyleyebilirsiniz,

"Potent-C (firmanızın ürününe bir örnek) içindeki aktif içeriğin [C vitamini] ___'yi X değerinde artırdığı/azalttığı ispatlanmıştır." Bu yolla ürününüzün belli bir şeyi yaptığını iddia etmiş olmazsınız.

Kendiniz veya başkalarının bir ürün ya da iş hakkındaki NM başarı hikayelerini anlatmak da çok yaygın bir durumdur. Bunu yapmayın da demiyorum yapın da demiyorum. Sadece doğru olmayan hiçbir şeyi ileri sürmediğinize emin olun.

Eğer bir arkadaşınız firmanızın ürünlerinden birini kullandıysa ve migren ağrıları kesildiyse, dürüst olmak gerekirse, bunun nedeninin ürün mü yoksa ürünü alırken arkadaşınızın daha fazla su alması gerçeği mi olduğunu bilemezsiniz. Ona neyin faydalı olduğuna karar veremediğinizden dolayı ne sunduğunuz hakkında çok dikkatli olun.

Üçüncü kategori ise verdiğiniz sözü tutun. Eğer 18.45'te bir toplantıda olacağınızı söylüyorsanız, 18.45'te orada olun. Mazeretsiz orada olun. Eğer birine yardım edeceğinizi söylüyorsanız, yardım edin. Sözünüzü tutun. Eğer bir nedenle sözünüzü yerine getiremezseniz, o kişiye karşı bunu telafi edin. Yardım etmek istediğinizi gösteren bir şeyler yapın. Hem kendinize hem de başkalarına karşı dürüst olduğunuz zaman, insanlar size güvenecektir. Bu güven sizin NM işinizin büyümesine ve başarılı olmasına yardımcı olacak şeydir. Deneyimim odur ki, insanlar güvenemeyecekleri birinin peşinden asla gitmezler. Her zaman doğruyu söyleyin ve kendi NM işinizde dayanıklı gelir ve zaman özgürlüğünü yaşama yolunda ilerleyin.

Verdiğiniz sözü tutmanız gereken en önemli kişi kendinizdir. Eğer 11'de yatacağım diyorsanız 11'de yatın. Eğer günde beş muhtemel müşteriyi arayacağım diyorsanız, günde beş muhtemel müşteriyi arayın!

Saygılarımla, Fatih